Vincent van Gogh Müzesi

Van Gogh Müzesi, Amsterdam başta olmak üzere dünyanın en önemli müzelerinden biridir. Şehrin en çok ziyaretçi çeken müzelerinden olan Van Gogh Müzesi, De Stijl mimarlarından Gerrit Rietveld’in planına dayanılarak inşa edilmiş ve 1973 yılında ziyarete açılmıştır.

Dünyanın en kapsamlı Van Gogh (1853-1890) koleksiyonu, sanatçının kardeşi Theo tarafından düzenlenmiş olup bu müzede sergilenmektedir. Müzede; Van Gogh’un 200’den fazla resmi, 500’den fazla çizimi, çoğu kardeşi Theo’ya yazılmış yüzlerce mektubu, Japon baskıları ve tümü kalıcı olarak sergilenmese de, çağdaş sanatçıların resimleri sergilenir.

Müzede toplam dört kat bulunur ve ayrıca bir ek bina da vardır. Van Gogh’un önemli eserlerinin tümü birinci katta, kronolojik olarak sergilenmektedir. Bu kronoloji ilk yıllarının, “Patates Yiyenler” gibi karanlık, kasvetli eserleri ile başlar ve St. Remy’deki akıl hastanesinde geçirdiği yıllarda ve son olarak Auvers’deki son üç ayında yaptığı ıstıraplı resimleriyle biter. İkinci katta Van Gogh’un yaşamı ve sanat dönemlerine ilişkin ayrıntılı bilgisayar kayıtlarına ulaşılabilen bir çalışma alanı mevcuttur. Üçüncü katta ise birçok eskizi ve birkaç daha az tanınmış eseri bulunur. Bu kat aynı zamanda konuyla ilgili geçici sergiler için – Van Gogh’un sanatsal esinleri, diğer sanatçılar üzerindeki etkileri ve kendisinin etkilendiği, ki bunlar arasında en önemlileri Gauguin ve Millet’dir – alan sağlamaktadır.

Dilerseniz müzenin hediyelik eşya satan mağazasında çeşitli kırtasiye malzemeleri, hediyelikler ve kitaplar satın alabilirsiniz.
Van Gogh Müzesi Amsterdam İç Görünüm

Van Gogh Müzesi’nde Sergilenen Önemli Eserler

Müzede sergilenen eserlerin hepsi birbirinden özeldir fakat sanatçının dünyaca ünlü tanınmış bazı eserleri müzenin en ilgi çekenleri arasında yer alır.

Arles’teki Yatak Odası (1888): Sanatçı bu çalışmasında, Arles’teki sarı evde, ev yaşamına uyum sağlama konusunda gösterdiği başarıyı kutlamıştır.

Günebakan Vazo (1888): Bu eser, sanatçının Arles’teki sarı ev için hazırladığı natürmort serisinden bir parçadır. Baskın sarı ve turuncu renkler, parlak açık ve mor fırça darbeleri ile zıtlık oluşturur.

Buğday Tarlasındaki Kargalar (1890): Van Gogh’un son eserlerinden biri olan bu resimdeki tehditkâr kargalar ve yeğin gökyüzü, sanatçının zihinsel ıstırabını yansıtır.

Patates Yiyenler (1885): Sanatçının ilk büyük komposizyonudur. Köylüleri, abartmadan, gerçekçi bir biçimde resmetmek isteyen sanatçı, umduğu başarıyı kazanamamıştır.

Yağmurdaki Köprü: Sanatçının Japon sanatına, özellikle de Utagawa Hiroshige duyduğu ilginin göstergesidir.

Kendi Portresi: 1887 yılında yaptığı bu resim, oto portrelerinin sonuncusu ve en başarılısıdır. Sanatçının özgün Pointilizm yorumu açığa çıkar.