CELLATLAR ÇEŞMESİ

Topkapı Sarayı Babüsselam kapısına giden iki yanı ağaçlı yolda, bilet gişelerine gelmeden önce yolun çimenlik ve çiçeklerle kaplı sağ tarafında yaklaşık 25-30 metrelik bir kule yükseliyor. Bu taş örme kulenin altında bulunan çeşme Cellâtlar Çeşmesi olarak biliniyor. Çeşmenin tüyler ürpertici bu ismi almasının nedeni ise bulunduğu duvarın hemen arkasında Topkapı Sarayı ön bahçesinde saray görevlisi cellâtların konakladığı yerlerin olması ve infaz edilecek suçluların bu çeşme önünde infaz edilmeleri. Genellikle sağır ve dilsizlerden seçilen cellâtlar sarayda verilen ölüm cezalarının infazı sonrasında kanlanan ellerini ve infazda kullandıkları balta gibi araç gereçleri bu çeşmede yıkamışlar. Çeşmenin sağı ve solunda kesik başların teşhir edildiği kelle taşları yer almış duvarların içine yapılan bu kelle taşlarına ibret taşları da denilmiş.

1924 yılının Mart ayında müze olarak ziyarete açılan Topkapı Sarayı, yapı itibari ile modern müzecilik uygulamasına elverişli görünmemekte. Yüksek kubbeleri, çinilerle kaplı yüksek duvarları, dar kapıları ile geçitler sağlanan müze sarayın, birbirini takip eden bağlantı galerileri olmadığı için her bölüm sonrası önce bahçeye çıkılıp, müstakil yeni salonlara kendi kapılardan tekrar giriliyor.
Herşeye rağmen Topkapı Sarayı için Türk mimari tarihi müzesi de denilebilir. Türk mimarisinin her dalda en belirgin özelliklerini belirli tarih dilimleri içinde barındıran, eğitici yönü yüksek olan saray, İznik ve Kütahya çini kaplamaları, ahşap üstü kalem işleri, işlemeleri, alçı pencereleri, taş işçiliği, geleneksel mimarisi, iç ve dış dekorasyonlarıyla hayranlık uyandıran özelliklere sahip bulunuyor.