Aksaray Müzesi

Kapadokya Bölgesi’nin giriş kapısı olan Aksaray’da ilk müzecilik faaliyetleri 1969 yılında şehir merkezinde bulunan tarihi Zinciriye Medresesi’nde başlamış.2006 yılında şimdiki yerine taşınan Aksaray Müzesi 2014 yılında gerçekleştirilen teşhir,tanzim çalışmaları kapsamında yenilenerek kronolojik teşhir düzeniyle tekrar ziyarete açılmıştır.
. .

10.200 m2 açık alan, 2400m2’lik kapalı alana sahip olan Müze binası Anadolu Selçuklu kümbetlerinden ve Aksaray İli’nde bulunan peribacalarından esinlenerek eklektik sanat anlayışıyla planlanmış olup üç katlıdır.
Müzede satın alma,bağış ve Aksaray sınırları içerisinde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda elde edilmiş toplam 15.639 adet eser bulunmaktadır.
. .

SİT ALANLARI VE TESCİLLİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARI
Aksaray ili sınırları içerisinde 137 arkeolojik, 10 kentsel sit alanlarımız mevcuttur bunlardan üç tanesinde; Acem Höyük, Aşıklı Höyük ve Güvercin Kayasında arkeolojik kazı çalışmaları devam etmektedir.
Yapı bakımından ise; 2 Askeri yapı, 172 dini yapı ,104 kültürel yapı, 6 İdari yapı, 347 Sivil Mimarlık örnekleri, 1 Endüstriyel yapı toplam 632 adet taşınmaz tescilli kültür varlığına sahiptir.

IHLARA VADİSİ ÖRENYERİ
Ihlara Vadisi Örenyeri Aksaray İli, Ihlara Kasabası’nda ve Hasan Dağı’nın kuzeydoğusundadır. Eski adı “PERİSTREMMA” olan 14 km. uzunluğundaki Ihlara Vadisi’ni, Melendiz Çayı (Potamus, Kapadukus–Kapadokya Irmağı), baştanbaşa kat etmektedir. Irmak, Ihlara Kasabası’ndan başlayarak, yer yer vadiyi 100–200 m derinlikte yararak, kuzeybatı istikametinde Selime Kasabası, Yaprakhisar ve Belisırma Köyleri’nin ve Ziga Kaplıcası’nın bulunduğu geniş vadiye ve oradan Tuz Gölü’ne yönelir.

Aksaray ve Ihlara Vadisi Hıristiyanlığın ilk yıllarında önemli birer din merkezi olarak karşımıza çıkar. Kayserili Basileaus ve Nazianos’lu Gregarius gibi mezhep kurucuları 4. yüzyılda burada yetiştiler. Gregarius Teslis inancına yeni bir açıklama getirerek Hz İsa’nın tanrılığı tartışmasında İznik toplantısı görüşlerine kuvvet kazandıran fikirler ileri süren bir din adamıdır. Bu öncü kişilerin etkisiyle, Kapadokya sınırları içindeki birçok bölge gibi inzivaya uygun Ihlara Vadisi’nin doğal oluşumu, korunaklı yapısı, burayı Hıristiyan dininin önemli merkezlerinden biri haline getirmiştir.
4. yüzyıldan itibaren önemli bir manastır merkezi haline gelen Ihlara Vadisi’nde, yapıldığı dönemin resim sanatı özelliklerini barındıran Belisırma, Ihlara ve Gelveri gibi pek çok manastır ruhuna uygun olan kilise bulunmaktadır.

Ihlara Vadisi

Ihlara Vadisi

Ihlara Vadisinin kendisine has jeolojik özelliği sayesinde, 4.yüzyıldan itibaren keşişler ve rahipler tarafından çok uygun bir inziva yeri olarak kullanılmıştır. Hristiyanlık farklı dilleri konuşan insanlar arasında yayılmaya başlamıştır. Okuma yazma oranının düşük olması, Latinceyi az kişinin bilmesi, dinin yayılmasını zorlaştırmıştır. Bu nedenle dini yaymak için kiliselerde, İsa’nın hayatı, İncil’deki konular, din büyükleri ve onlarla ilgili olaylar fresklerle açıklanmıştır. Vadi’de yer alan freskli kiliselerde (Sümbüllü, Yılanlı, Kokar, Ağaçaltı, Pürenliseki, Eğritaş, Kırkdamaltı, Bahattin Samanlığı gibi) İsa’nın doğumu, Meryem’e Müjde, Ziyaret, Mısır’a Kaçış, Son Akşam Yemeği gibi sahneleri görmek mümkündür.

Vadide yer alan Belisırma, Selime Kasabası ve Yaprakhisar Köyü’nde de önemli kiliseler bulunmaktadır. Bu freskli kiliseler ve yaşam alanları 14 km boyunca Ihlara’dan Selime’ye kadar devam eden Ihlara Vadisi içerisinde yer alırlar.

.

Ağaçaltı Kilisesi

Pürenliseki Kilisesi

SELİME KATEDRALİ

Aksaray şehir merkezine 25 km uzaklıkta Selime Kasabası’nda yer almaktadır. Selime Kasabası, Ihlara Vadisi'nin bitiş noktasıdır. Vadiden çıktığınızda peribacaları ve katedral sizi karşılar. Katedral yapısı, kervan yolu, kiliseleri, peribacaları ve manzarasıyla Kapadokya’ya gelen turistlerin gözdesidir.

Bölgede yaşayan Ortodoks inancına sahip insanların, Selime katedralinden ve manastırından çıkacak kararlara kayıtsız şartsız uyması, kilise içerisinde yapmış oldukları haç işaretli anahtar, buranın geçmişteki önemini de ortaya koymaktadır.Kayalara oyulmuş yüksek bir yerde olan katedral içinde iki sıra halinde sütunlar mevcuttur. Bu sütunlar katedrali üç sahana ayırmıştır.
Selime katedrali ve manastırına çıkışta yüksek bir koridor karşımıza çıkar ki bu develerin çıkarıldığı kervan yolunun bir kısmıdır. Selime'de kurulan pazar nedeniyle, kervanlar Selime'ye gelmekte ve kervanların güvenliği için develer katedralin orta kesimine kadar çıkartılmaktaydı. Bu kısmın üstüne de dinlenmek ve ibadet etmek isteyenler için Selime Katedrali ve Manastırı inşa edilmiştir. Kayaların oyulmasıyla yapılan ve çoğu kilise olarak inşa edilmiş yapılar Bizans sanatının izlerini taşır. Ayrıca katedralin üst kısmının kale olarak inşa edilmesi dikkat çekmektedir. Sur ve mevziler günümüzde de mevcuttur.

Selime Katedrali

Selime Katedrali Kilisesi

MANASTIR VADİSİ
Aksaray’ın 45 km doğusunda, Güzelyurt İlçesi sınırları içindeki Vadi, 5.5 km uzunluğunda “Küçük Bir Ihlara” görünümündedir.

Nenezili (Bekarlar) din bilgini Aziz Gregorius Theologos, 4. yüzyılda Güzelyurt’u merkez edinerek, Hıristiyanlığın Anadolu’da yayılmasını sağlayarak ilk manastır yerleşimleri özelliklerini en güzel şekliyle yansıtmaktadır.
Vadi boyunca yer alan; Büyük Kilise Cami, Kalburlu Kilise, Cafarlar Kilisesi, Meryem Kilisesi gibi çok sayıda kilise ve yeraltı şehirleri, Bizans dönemine ait önemli tarihi eserlerimizdendir.

Manastır Vadisi

Kalburlu Kilise

Büyük Kilise

SARATLI YERALTI ŞEHRİ
Aksaray İli, Gülağaç İlçesi Saratlı Kasabası sınırları içerisinde olup Aksaray’a 25km uzaklıktadır.
Kasaba yerleşim alanının güneyinde yer almaktadır. 2000 yılında temizlik kazısına başlanan ve 2002 yılında kapalı durumdaki bir mekanı daha açığa çıkarılan yeraltı şehri üç katlıdır. İçerisinde; ahır, mutfak, su kuyuları, tandır, ocak,ambar damları gibi yaşamsal mekanlar olup bu mekanlar arasındaki bağlantılar dehlizlerle sağlanır. Plan özellikleri ve yapılış tekniğiyle yeraltı şehri Bizans dönemine tarihlenmektedir.

Saratlı Yeraltı Şehri

Saratlı Yeraltı Şehri

Aziz Mercurius Yeraltı Şehri

Aziz Mercurius Yeraltı Şehri

AŞIKLI HÖYÜK

Aşıklı Höyük ilk kez 1963 yılında bölgede hitit yazıtları araştırması yapan Hititolog Edmund Gordon tarafından saptanmıştır. 1964 – 1965 yılları arasında ise Ian Todd tarafından kapsamlı bir şekilde araştırılmıştır.Aşıklı Höyük; Gülağaç İlçesi Kızılkaya Köyü sınırları içerisindedir.

Mamasun Baraj sularının höyüğü tehdit etmesi üzerine 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr. Ufuk ESİN başkanlığında kurtarma kazıları başlatılmıştır. 2001 – 2003 yılları arasında aynı üniversiteden Prof. Dr. Nur Balkan ATLI başkanlığındaki bilimsel kazılar, yerleşmenin en eski tabakanın araştırılmasına odaklanmıştır. 2006 yılında başlatılan Kültürel Miras Yönetimi kapsamında yürütülen Koruma ve Sergileme Projesi’nin ardından 2010 yılında başlayan ikinci dönem bilimsel kazılar, Prof. Dr. Mihriban ÖZBAŞARAN başkanlığında halen sürmektedir.

Aşıklı Höyük

Aşıklı’da yaşam günümüzden 10.000 yıl önce uzman avcı – toplayıcılar ve ilk tarımcıların Melendiz kıyısına yerleşmeleri ile başlar.Arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan çok sayıda hayvan kemiği özellikle koyun,keçi ve sığır bu hayvanların morfolojik olarak yabani olduğunu göstermektedir. Aksaray Müzesi’nde özel seksiyonu bulunmaktadır.

ACEMHÖYÜK
Aksaray İli’nin Merkez İlçesine bağlı Yeşilova Beldesi içindeki Acemhöyük 700 x 650 m. ölçülerindeki höyüğü ve onu çevreleyen Aşağı Şehri ile Orta Anadolu’nun en büyük eski yerleşimlerindendir. 1962 yılından bu yana Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri başkanlığında kazılar sürdürülmekte olup şuan Prof.Dr. Aliye ÖZTAN kazıya başkanlık etmektedir.

Acemhöyük ilk kez Eski Tunç Çağı’nda M.Ö. 3.binin başlarında yerleşim alanı olarak seçilmiş ve yaklaşık 700 yıllık bir sürede bugünkü ölçülerine yakın bir duruma ulaşmıştır. Uzun bir aranın ardından Geç Demir Çağı’nda höyüğün bir bölümüne yeniden yerleşilir. Küçük bir yerleşim birimi olarak yaşamını Roma Devri başına kadar sürdürür.

.

Acemhöyük

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim ‘in Çaldıran Seferi sonrasında,İran Azerbaycan’ın dan bölgeye getirilen üç oba, höyük eteklerine yerleşerek bugünkü Yeşilova’yı oluşturur.Yerleşimin adı olan Acemhöyük’de buradan gelir.Aksaray Müzesi’nde özel seksiyonu bulunmaktadır.

GÜVERCİNKAYASI
Kentleşme öncesi İç Anadolu’nun en eski kalesi olan Güvercinkayası (Çatalsu ,Gülağaç – Aksaray) Melendiz üzerinde kurulan Mamasun Barajı Gölü içerisinde konumlanan bir kaya üstü yerleşmesidir. Güvercinkayası’nda 1996 yılından itibaren sürdürülen kazı çalışmaları önceden tasarlanarak hayata geçirilmiş mimari düzeniyle temel geçim ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayanan bir köy yerleşmesini ortaya çıkartmıştır. Şu anda kazı İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Sevil GÜLÇUR başkanlığında devam etmektedir.